31 Ocak 2012 Salı

ÖNYARGILARINIZI VESTİYERE BIRAKIN LÜTFEN...

BİR YERDEN BAŞLAMAK GEREK....

 10 yıllık ayrılığa bir son vermek gerek.. Neredeyse hiç yazmadım 10 yıldır... Küs-kırgın değildim de... Nasıl anlatayım... Şartlı refleks demişti Gül.. Ondan işte... :)
 Ne çok şey değişmiş 10 yılda...Zaman geçiyor ve farkına bile varamıyor insan... Defter kalemin yerini ekran ve klavye almış mesela... Ya bendeki değişiklikler... Yaşlandım tabii bir 10 yıl daha.. Ama sanırım güzel yaşlananlardanım.. "Şarap gibisin" demişti Ahmet son karşılaşmamızda... "Yaşlandıkça güzelleşiyorsun"...Ama yaşım her zaman şaşırtmadı mı insanları... Şimdi yaşımı söylediğimde şaşırıyor insanlar.. 20 sene önce de öyleydi...Mavi yolculukta çalışıyordum... 19 yaşıma yeni girmiştim.. Alman müşterilerimiz var.Muhabbet açıldı,yaşımı sordu birisi... Tahmin istedim. "29"dedi birisi...İkna etmek güç olmuştu 19 olduğuma.. Şimdi tam tersini   yaşıyorum 20 sene sonra..
 Çok erken yaşta döktüm saçlarımı... Genetik diyorlar ama ben yaşadıklarımdan diyorum.. O 19 yaşımda yarı kel bir kafayla saçlarımı bile dert ediyordum... İlk aşkımın acısı vardı yüreğimde... Kendimi olduğum gibi kabullenememenin ezikliği... Herşey tabuydu o zamanlar.. Bilgilenemiyorduk,araştırma yapma imkanlarımız kısıtlıydı... İnternetin varlığından bile haberdar değildik.. Ve bu kadar imkanlar sağlayacağını hayal bile edemezdik..Cep telefonunu rüyamızda göremezdik...Vs...Vs...
 Bir gün Nur Abla'yla tanıştım.. Bir sene sonra o da beni sevgili Müjde Ar'la tanıştırdı.. Bir akşam beraber rakı içip muhabbet ederken "Bu hıyara kafanı kazıt diyorum Müjde,dinlemiyor sözümü" dedi Nur Abla.. "Ablan doğru söylüyor Zafer,çok yakışacak sana,kafa yapın da çok düzgün"dedi Müjde Ar..Ertesi gün gittim,3 numara kestirdim.. Baktım çok iyi eleştiriler alıyorum,sonraki gün de kazıttım.. Neredeyse 15 sene olmuş.. Temmuz 1997,Bodrum...Önce benliğimle barıştım,sonra saçlarım ve yüzümle...Allah razı olsun her ikisinden de... Elimi kel kafama her attığımda ikisini düşünürüm hep :)
 Zaten Bodrum'a gitme amacım benliğimle barışmaktı... Tebdil-i mekanda ferahlık vardır derler ya... Eşcinselliğimi kabullendikten sonra hayata yeniden başlayacak bir yer gerekti.. Manavgat'ın dargörüşlü ortamından sonra,kendimi daha rahat hissedebileceğim bir yer arayışındaydım.. Zaten bütün kararlar bir andagelmişti,hayatımda bir devrim yaşıyordum.. 1996'da Bodruma attım kendimi.. Yeni bir şehirde,sıfırdan yeni bir hayata başladım bir bakıma...İlk yılım Bodrum'u ve barındırdığı hayatı tanıma çabasıyla geçti.. İkinci yıl hazırdım herşeye.. Hayatımın en güzel yaz sezonuydu... Öyle olaylar yaşadım,öyle insanlar tanıdım ki.. Hayatımdaki en büyük eksikliği giderdim orada...KENDİME GÜVEN!!! Çalıştığım tatil köyünün sahipleri Mete ve Emre Ağabeylerim... Sadece işim konusunda maddi-manevi destek olmakla kalmadılar;eşcinsel olduğumun farkında olarak bana sevgi ve saygı gösteren ilk insanlar oldular... Bora,hem kankam,hem psikoloğum oldu... Tatil köyünün masörüydü,uzak doğu felsefeleriyle haşır neşirdi... Saatlerce konuştuk,terapiydi benim için onunla geçen zaman.Ve Mehmet... Beni seşifre ettiğini,beni rezil ettiğini sanan küçük beyinli insan... En büyük iyiliği sen yaptın aslında bana :) Hepinize minnettarım...
 Bu ilk yazım 10 sene aradan sonra... Belki sıkıcı başkaları için ama,geçmişle hesaplaşmam gerek önce.. 10 yıldır içimde birikenleri boşaltmam,eteğimdeki taşları dökmem gerek...
 10 yıldır hiç yalan söylemiyorum mesela... Belki çok nadir beyaz yalanlar;pembe bile değil... Ama kendimle ilgili ne beyaz,ne pembe,ne mor,ne kırmızı,ne siyah.... 29 sene yalanlarla yaşadım zaten... 29 sene maskelerle dolaştım... İçim bakşa,dışım başka dolaştım yıllarca,yeter... Ben buyum... Kimin işine gelirse... Babam reddetmiş,kardeşim benden soğumuş... Umrumda değil...BU HAYATI BEN YAŞIYORUM!!! Yaşadıklarımı,hissetiklerimi BEN biliyorum.. Sıkıntıları BEN yendim bir başıma... Mücadelemi BEN verdim.. Kendimi olduğum gibi BEN kabullendirdim topluma... Siz "i..e" deyip hakaret ederken saygı gören BEN oldum her zaman,her yerde... İnsanların önyargılarıyla BEN mücadele ettim... Eşcinselliğin Bülent Ersoy veya Fatih ürek tarzı yaşanmadığını BEN ispat ettim insanlara...Önyargılarını kırdığım insanlar BENden af diledi tüm benim gibi eşcinseller nazarında önyargılarından dolayı... Güvenip dost bildiğim insanların tacizine de BEN uğradım.. Artık yalan yok... Artık rol yapmak yok..Ben herşeyden önce bir insanım. Kabul eden olduğum gibi kabullensin,etmeyene söyleyecek sözüm yok...
 Babam 10 yıldır beni OĞLU olarak görmese de( sanki kestirdim,sanki travesti oldum,sanki kadınlığa özeniyorum...neyse...) beni hiç dinlemedi...39 yıldır bir defa bile konuşamadık ki adamla,dialoğumuz olmadı ki.. Belki anlatsam anlayacaktı belki.. Bana hak verecekti.. Ama her zaman korkaktı.. Benim hiç CESUR,YÜREKLİ bir babam olmadı.. Herzaman gerçeklerden kaçmayı kurtuluş gördü...Neyse.. O ayrı bir konu.. Annemle konuştuk bir akşam.. 5 sene ilkokul okmuş kadıncağız... Anlatıyorum anlamıyor.. Hastalık,alışkanlık diye düşünüyor.. Baktım olmuyor,derdimi anlatamıyorum...Ağlıyor da bir yandan.. Başımı iki elim arasına aldım...Olsa saçlarımı yolacağım.. Düşündüm düşündüm... "Bak anne"dedim..."Böyle bir hayat yaşadığım için bunca yıl sıkıntı çektim..Hala çekiyorum...Muhtemelen ölünceye kadar çekeceğim....Ama!!! ÖLDÜKTEN SONRA BİR DAHA DÜNYAYA GELECEKSEM EĞER;BEN YİNE BÖYLE,OLDUĞUM GİBİ GELMEK İSTİYORUM!!!" Ağlaması şiddetlendi,hıçkıra hıçkıra ağlarken bana sarıldı ve "Tamam oğlum... Anladım..Sen böyle mutlusun.. Evladımsın,senin mutlu olmanı isterim... Yaşa hayatını içinden geldiği gibi,yalnız değilsin,arkanda ben varım" :(

 Bilmem anlatabildim mi?...

1 yorum: